türkiye’de kumar yargı yetkisi midir 10

Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak, Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır.

Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak, Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte bulunması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Anayasada genel ilke olarak İdarenin, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı belirtilmiş, anacak buna Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından kanunla istisnalar getirilebilir düzenlemiştir. Dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı nitelikte olan oda ve göz hapsi cezalarının Anayasal dayanağı bulunmaktadır. Disiplin cezaların Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davalar AYİM’ce,  disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olduğu belirtilerek,  Anayasaya aykırılık iddialarının esasına girilmeden reddedilmektedir. Bu konudaki AYİM kararları incelendiğinde; devlet memurlarına Askeri Ceza Kanununda belirtilen usullere göre ve yine Askeri ceza Kanununda yazılı disiplin cezalarının verilmesi halinde bu cezaların yargı denetimi dışında olduğu, Devlet Memurları Kanununda yazılı disiplin cezalarının verilmesi durumunda ise bu cezaların 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 21/3. Maddesi kapsamında olmaması nedeniyle yargı denetimine açık olduğu yönünde kararlar verildiği görülmektedir[733]. Yasa koyucu ceza veren makam bakımından kurul yada amir ayrımı gözetmeseydi basit bir şekilde disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olduğunu belirtmekle yetinir, özellikle “…disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır”  ifadesini kullanmazdı. Sancaktar, AYİM disiplin kurulu kararlarının yargı denetimine kapalı olduğunu belirtmekte ise de[728]  kanaatimizce disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarının yargı denetimine açık olduğunda hiçbir duraksama yoktur. Adil yargılanmanın hakkının birinci şartı, yargılamanın bir “mahkeme” tarafından yapılmasıdır.

Maddede tanımlanan yakalama suçüstü hallerini kapsadığından, doğal olarak yakalanan kişinin en yakın hakim veya mahkemeye götürülmesi gerekir.Yazıda ana tartışma konumuz da bu husus olacaktır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.251’de düzenlenen basit yargılama usulünde; asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit ceza yargılaması usulünün tatbik edilebileceği düzenlenmiştir. Bu usule göre; mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını 15 gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenecektir. Kararın mahkumiyet olması durumunda, sonuç ceza dörtte bir oranında azaltılacaktır. CMK m.252’de ise, basit yargılama usulü ile ilgili itiraz kanun yolu öngörülmüştür. Maddeye göre; basit yargılama usulü uyarınca verilen karara itiraz edilebilecek, itiraz üzerine duruşma açılacak ve bu yolla verilecek karara karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilecektir. Kişilerin üstünün, eşyasının, konutunun ve aracının aranması; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.8, Anayasa m.20 ve 21 ile korunan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkına yönelik müdahaledir. Bu hakka yapılacak müdahalelerin sınırları, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’de belirtilen şartlara uygun olarak ve kanunla belirlenmelidir.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.6/1-d hükmünde; yüksek mahkemelerin, adli ve idari mahkemelerin üye ve hakimleri ile cumhuriyet savcıları ve avukatlar “yargı görevi yapan” olarak tanımlanmıştır. Yargı mensubu olan hakimlerin, savcıların ve avukatların aranması, kendi özel kanunları ile düzenlenmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.58’de ise, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üstünün aranamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer bir davada disiplin amiri tarafından disiplin suçu teşkil eden eylemin kanundaki karşılığı madde numarası yerine, askeri mahkemenin görev alanında giren bir suçun madde numarası yazılmıştır. Ayrıca AYİM disiplin cezasının yok hükmünde sayılmasını gerektirecek ağır ve bariz bir hukuka aykırılığın bulunmadığını da belirterek inceleme kabiliyeti olmadığından davayı reddetmiştir[795].

Yüksek disiplin Kurullarının çalışma usulleri ilgili Yönergelerde[423] ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu cezalar ilgiliye yazılı olarak tebliğ edilmek ve ilgilinin kuvvet komutanlığındaki dosyası ile kıta şahsi dosyasına konulmak ve siciline işlenmek suretiyle infaz olunur. – Mümkün olduğu takdirde, cezayı tek başlarına belirli bir hapis odasında geçirirler. “Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak” (657 SK m.125/E-j). “Zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas” gibi suçlar “yüz kızartıcı suçlar”dır. Bu bentte belirtilen “yüz kızartıcı hareket” kav­ramı, “yüz kızartıcı suçlar” kavramından daha geniş kapsamlıdır. Ceza hukukunda dahi kapsamı tartışmalı olan yüz kızartıcı suçlardan daha geniş yorumlanabilecek yüz kızartıcı hareketlerin sını­rı, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede olmasıdır[226]. Kabul edilebilir bir özrü olmaksızın bir yılda toplam 20 gün süre ile görevine gelmeyen memur Devlet memurluğundan çıka­rılabilecektir. Ayrıca sürelerin hesabında işgünü esas alınmalıdır[221]. “Özürsüz olarak 1 yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” (657 SK m.125/E-d). “Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir nedene dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek” (657 SK m.125/D-m).

Kripto işlemlerine en iyi benzetme, muhtemelen nispeten yeni profesyonel e-spor (elektronik spor) kumar olgusudur. E-spor, bireysel oyuncular veya takımlar arasında düzenlenen çok oyunculu video oyunlarıdır. E-spor kumarbazları gerçek zamanlı, çevrimiçi, profesyonel müsabakalarda paribahis oynar. ABD’de, oyun geliştiricilerinden oyunlarda kullanmak ve oyuncu sonuçlarını iyileştirmek için “dış görünümlerin” (gelişmiş oyun yetenekleri sağlayan) satın alındığı çevrimiçi çok oyunculu oyunlardan doğdular. O zamandan beri, iyi bilinen League of Legends yarışması gibi çevrimiçi olarak yayınlanan profesyonel oyuncu yarışmalarındaki sonuçlar ve geçici gelişmeler üzerine yasal (ABD dışında ve birçok ABD yargı alanında) nakit para kumarına dönüştüler. [64] Tasarı’nın “Gençlik ve Spor Kulüpleri” başlıklı 31. Maddesinde, gerçek ve tüzel kişiler, kamu kurum ve kuruluşları ile her seviyedeki eğitim kurumları tarafından bir veya birden fazla gençlik ve/veya spor dalında faaliyet göstermek üzere gençlik ve/veya spor kulübü kurulabileceği belirtilerek bunların yerel yönetimlere tescil ile tüzel kişilik kazanacakları hükme bağlanmıştır. Tahkim Kurulu, ayrıca, TFF Yönetim Kurulu tarafından çıkarılan talimatların, usulüne uygun olarak yayımlanmasını takip eden 10 gün içinde, ilgililer tarafından yapılan başvurular üzerine, talimatın 3813 sayılı kanun, TFF Ana Statüsü, FIFA ve UEFA kurallarına uygunluğunu, ilgililerin veya TFF Yönetim Kurulu’nun itirazı üzerine inceleyip karara bağlar. TFF Ana Statüsü’nde, Tahkim Kurulu’nun kanunda sayılan görevlerine, TFF’nin çıkaracağı talimatları başvuru üzerine inceleyip kesin olarak karara bağlamak eklenmiştir. Kanun ile kurulan TFF’nin “özel hukuk hükümlerine tabi bir tüzel kişi” olmasını, Türk hukuku bakımından nasıl tavsif etmek gerekir? “Özel hukuk hükümlerine tabi olma”; “özel hukuk tüzel kişisi”ni mi ya da özel hukuk hükümlerine tabi bir “kamu (hukuku) tüzel kişisi”ni mi işaret etmektedir? Bu soru, bir başka soruyu da beraberinde getirmektedir; “TFF tüm faaliyetleri ve bu faaliyetlerinin sonuçları ile tamamen özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış bir kamu tüzel kişisi” sayılabilir mi?

Maddesinde düzenlenen hakaret suçunun düzenlendiği maddenin 3. Fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan nitelikli hallerini inceleyecek, suçun bu bentlerde belirtilen nitelikli hallerinin “sosyal medya” üzerinden işlendiğinin iddia edildiği durumlarda görevli ve yetkili mahkemenin neresi olması gerektiğini açıklayacağız. Adli kontrol müessesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.109 ila m.115’de düzenlenmiştir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez”. Bu nedenle, ceza muhakemesinde maddi hakikate ve adalete ulaşabilmek için hukuk kurallarının öngördüğü çerçevede temel hak ve hürriyetlerde özlerinin zedelenmemesi suretiyle bazı kısıtlamalara gidilebilir.

  • Yap-bozla, istikrar kazanmayan müessese ve uygulamalarla bir yere gidilemeyeceğinin farkına varmalıyız.
  • Bu düzenleme sadece “başlıklı SMS” denilen gönderen kısmında numara yerine gönderenin adının yazdığı yurtiçinden gönderilen SMS’leri kapsayacak.

Her ne kadar AİHM Engel7Hollanda kararında 12 gün süreli göz hapsi cezasını kişi özgürlüğünün ihlali saymamış ise de daha uzun süreli göz hapsi cezalarını ihlal kabul edebilir. Çünkü AİHM’nin disiplin cezalarının kişi özgürlüğünü ihlal edip etmediğinin tespitinde kullandığı ölçütlerden biri de cezanın süresidir. AİHM kriterleri dikkate alındığında,  uzun süreli cezalarda göz hapsi de oda hapsi gibi yargı denetimine açık olacaktır. Kaldı ki göz hapsi cezası iç hukukumuzda hürriyeti bağlayıcı ceza olarak kabul edilmiştir. AİHS’de düzenlenen temel hak ve özgürlükler taraf ülkelerin göz önünde bulunduracağı asgari standartlardır. Ülkeler vatandaşlarına bu asgari standartlardan daha geniş hak ve özgürlük tanıyabilir. Bu durumda Sözleşmenin denetim organı olan mahkeme öncelikle ülkenin iç hukukunda yer alan düzenlemelere bakacak,  eğer iç hukuktaki hak ve özgürlüklerin daha geniş olduğunu tespit ederse denetiminde bu normları esas alacaktır. Hal böyleyken iç hukukumuzda kişi özgürlüğünü ihlal eden bir ceza olarak kabul edilen göz hapsi cezasının verilmesinde de 5. Maddedeki kriterler aranacak ve kişi özgürlüğünün ihlal edildiği kabul edilerek, AİHSnin 5. Fıkraları uygulanarak göz hapsi disiplin cezası da yargı yerince denetlenebilecektir.

Bu hükme göre; iyi halli olan ve koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalan hükümlülerin, bağlı oldukları örgütten ayrıldıklarının ceza infaz kurumu idare ve gözlem kurulu kararı ile tespit edilmesi gerekmektedir. Kanunun hiçbir yerinde, kovuşturma aşamasında ve bu aşamaya dahilinde tartışma bulunmayan olağan kanun yollarında geçen sürelerin tutukluluktan sayılmayacağına dair bir ibare yoktur. “Gecikmesinde sakınca bulunan hal” kavramı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun muhtelif hükümlerinde yer alan ve varlığından bahisle soruşturmalarda hakim kararı yerine cumhuriyet savcısı kararları ile iş ve işlemler yapılmasına sebebiyet veren hal olarak kendisini göstermektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 13. Bu yazımızda incelenecek hukuki sorun; ceza muhakemesi sürecinin kanun yolları aşamasında sadece sanığın lehine kanun yoluna başvurması ile gündeme gelen aleyhe bozma yasağının kapsamının, yalnızca ceza miktarı ile mi sınırlı olduğu, yoksa bu yasağın ceza dışında sanığın aleyhine sonuç doğurabilecek diğer yaptırım ve kuralları da kapsayıp kapsamadığıdır. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ila 105. Maddenin ilk fıkrasında kara para aklama suçu seçimlik hareketli düzenlenirken, 2009 yılında suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini kabul suçu m.282’ye 2. Hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillerin şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamayacağı hususunda, Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a ve m.217/2 gereğince tereddüt olmadığı tartışmasızdır. Nitekim arama tedbiri; Anayasa m.13, m.20/2 ve m.21’de gösterilen çerçevede, hakimin veya kanunla yetkili kılınan makamın yazılı emri ile ilgili kanunda gösterilen şekil ve şartlarda tatbik edilmek zorundadır. Aksi halde yapılan arama, buna bağlı muhafaza altına alma veya elkoyma ile bu yolla elde edilen deliller hukuka aykırı olup, yargılamada şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamaz.

Bu görüşün arkasındaki temel varsayım, kripto paraların, hisse senetleri, tahviller veya emtia sözleşmeleri gibi finansal varlıklar olduğu, ancak özellikle blok zinciri defterlerinde barındırılan karmaşık varlıklar olduğudur. Bununla birlikte, bu varsayım, politika yapıcıları potansiyel olarak yıkıcı bir kategori hatasına çekme riski taşımaktadır. Kripto alım satımı, geleneksel finansal hizmetler sisteminin herhangi bir bölümüne ekonomik olarak benzemez ve finansı tanımlayan üretken amaçların hiçbirine hizmet etmez. Aslında, giydiği “süslü” kıyafetlerine rağmen, kripto işlemleri finans veya finansal hizmet değildir. Finansı taklit eden bir oyundur ya da belki daha doğrusu, finansı taklit eden bir tür kumardır. “Kripto kapsayıcılığı”nın (crypto inclusion) destekçileri, kripto işlemlerinin uygunsuz faaliyetler için piyasaları denetleme yetkisine sahip finansal düzenleyicilerin yetkisi altında geliştiğini düşünüyor. Bireylerin ve kurumların, tanıdık, düzenlenmiş bir ortamda kripto paralara yatırım yaparken kendilerini güvende hissedeceklerini savunuyorlar. SIPC tipi korumalar [ve bankaların dahil olduğu yerlerde FDIC (Federal Deposit Insurance Corporation; Federal Mevduat Sigortası Şirketi/Kurumu) benzeri korumalar], sağlayıcıları başarısız olursa yatırımcıların paralarını veya nakitlerini kaybetmemelerini sağlayacaktır. [32] Fuat Hüsnü, Reşat, Kemani Nuri, Fahri, Nurettin, Hafız Mehmet, Hafız Mustafa, Emcet, Tamburacı Osman Pehlivan ve Şevki’den oluşan takım ilk maçını Kadıköy Rum takımı ile yapmış, fakat 5-1 yenilmiştir. Maçın bitiminde, saray hafiyeleri Black Stocking futbolcularının Türk olduğunu anlayınca kimi oyuncuları yakalayarak sürgüne göndermiştir. Takımın kurucularından Fuat Hüsnü ise, bir faytona binerek kaçmayı başarmış, daha sonra ise hafiyelere yakalanmamak için, İngilizlerin “Kadıköy Futbol Kulübü”nde “Boby” takma adıyla futbol oynamaya devam etmiştir. [16] Oyun Kuralları’nda herhangi bir değişiklik yalnız Kurul’un yıllık genel toplantısında ve ancak toplantıya katılan ve oy hakkı olanların en az dörtte üçünün kabul etmesi ile yapılabilmektedir.

Buradan “adil yargılanma hakkı”nın şu dört koşulu ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle adil yargılanma hakkının gerçekleşmesi için bir kere, yargılama bir “mahkeme” tarafından yapılmalıdır. İkinci olarak bu mahkeme “kanuni” olmalı, yani yürütme organının düzenleyici işlemleriyle değil, yasama organının çıkardığı bir kanunla kurulmalıdır. Bağımsızlık, başka bir kişi veya organdan emir almamak ve tarafların ve özellikle yürütme organının etki alanının dışında olmak demektir. Dördüncü olarak nezdinde hak aranılan mahkeme “tarafsız” olmalıdır. Tarafsızlık mahkeme üyelerinin davanın çözümünü etkileyecek bir ön yargılarının olmaması demektir. Diğer bir ifadeyle, tarafsızlık,  mahkeme üyelerinin tarafların leyh ve aleyhinde bir duyguya veya çıkara sahip olmaması anlamına gelir[682]. 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun aynı konuyu düzenleyen 318.maddesine göre; “Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara” hapis cezası verilir. Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza artırılır.[632] Bu fiil, “suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde” yapılırsa, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu‘na göre bir “terör suçu” mahiyeti alır[633]. AİHM’nin askeri disiplin gerekçesiyle din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanabileceğine ilişkin kararları, özellikle YAŞ kararı ile TSK’dan çıkarılan kişilerin başvurularında yoğunlaşmaktadır. Başvuruları reddederken, çıkarma işleminin başvurucunun dini inanç veya görüşleri, eşinin türbanı veya dini vecibelerini yerine getirmesi nedeniyle değil, askeri disiplin ve laiklik ilkesini ihlal eden tutum ve davranışlarından dolayı tesis edildiğini belirtmektedir[626]. Mahkeme’nin bu konudaki kararlarına, askerlik gibi sıkı kuralların hâkim olduğu kurumlara gönüllü olarak giren kişilerin, din ve vicdan özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara katlanmakla yükümlü olduğu temel görüşü hâkimdir[627].

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *